29 Nisan 2019 Pazartesi

Kuzeyden Gelen Tehlike: Rusya


KUZEYDEN GELEN TEHLİKE: RUSYA

                                        MELDA NUR SÜLEYMANOĞLU
                                Şehit Adil Büyükcengiz AİHL 11-A 38 YIL:2018

                                                                 GİRİŞ

          Osmanlı’nın duraklama döneminden itibaren en çok karşı karşıya geldiği devletlerden birisi olmasıyla ve SSCB yönetimiyle tanıdığımız Rusya’nın bir devlet olarak ortaya çıkması 12. yüzyıla kadar dayanmaktadır.
         Bu tarihten önce elimizde pek fazla bilgi bulunmadığından tarihçiler, Rusya’nın tarihini bu yüzyıla dayandırır. Rusların atalarını Slavlar oluşturmaktadır. Özellikle de Doğu Slavları direkt Rusların ataları olarak bilinir. Uzun süre Orta Asya da düzensiz bir şekilde yaşamışlar ve sonra ise “Kiev Knezliği” ile şuan ki Rusya’yı oluşturmuşlardır. KİEV KNEZLİĞİ ise MS 822 yılında kurulmuş bir devlettir. Şu an ki Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna’nın çıkış yeri olarak bilinir.  Fakat bu Kiev Knezliği kötü bir tarihte kurulmuş ve 1200’lü yıllarda Moğol İstilası ile yıkılmıştır.
         Çarlık döneminden itibaren gerek Avrupa gerek Osmanlı Devleti gerekse Orta Asya Türkleri ve hatta Alaska’ya kadar adını duyurmaya başlayan Rus Çarlığı 1721 yılından itibaren yeni bir dönüm noktası yaşamış ve resmi olarak “Rusya İmparatorluğu” olmuştur.
         Kiev’in ardından Moskova’da bir knezlik kuran Ruslar(14. Yüzyılda) burada gelişmesi varoluşu işte taa buradan başlamaktadır. Zamanla sınırlarını genişlemiş bir zaman sonra artık Çarlık statüsüne geçmiş ve “Rusya Çarlığı” olarak anılır olmuştu(1500 yıllardan itibaren).
         Çarlık döneminden itibaren gerek Avrupa gerek Osmanlı Devleti gerekse Orta Asya Türkleri ve hatta Alaska’ya kadar adını duyurmaya başlayan Rus Çarlığı 1721 yılından itibaren yeni bir dönüm noktası yaşamış ve resmi olarak “Rusya İmparatorluğu” olmuştur.
         Devletin isminde ve formatında köklü değişiklik yapan 1. Petro zamanında Devlet gerçekten radikal değişiklikler yaşamış; bunlardan en önemlisi devletin giderek daha fazla batılılaşması ve modernleşmesi oluşmuştur(Dünya’da batılı olmadığı halde batıyı esas alarak gelişmeye çalışmış).
         Rusya İmparatorluğu 20. yüzyıla kadar görkemli bir şekilde varlığını sürdürmüş; fakat 1917’de gerçekleşen Bolşevik Devrimi ile imparatorluk yıkılarak imparatorlukla aynı sınırları kapsayacak şekilde meşhur “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB)” kurulmuştur.
        Bundan sonrası ise hepimizin bildiği yakın tarihtir. Değişen şartlara uyum sağlayamayan SSCB; Batı kısmına karşı doğu kısmını sağlam tutamamasıyla bir çıkmaza girer. Sonunda bu süreç 1991 yılında Sovyetlerin dağılmasıyla sonuçlanır. Birçok devlet bağımsızlığını ilan eder ve Ruslar da Rusya Federasyonu kurulur.
       Bugün hala varlığını sürdüren Rusya Federasyonu’nun ilk devlet başkanı Boris Yeltsin’dir. 


                                           RUSYA’NIN POLİTİKALARI
      Genel olarak Rusya’nın tarihinden bahsetmiş olduk.
       Rusya ile 0smanlı devleti arasındaki meselelere gelecek olursak, burada kısaca bilmemiz gereken bazı gerekli hususların varlığından bahsedeceğim.
        Rusya’nın gerçekleştirdiği bazı politikalar bulunmaktaydı. Bu politikaları gerçekleştirmek ve hedefine ulaşmak için Osmanlı bir tampon bölge konumundaydı. Rusya’nın ise gelişen şartlara ayak uydurmak dünyaya yeni bir devletin varlığını kanıtlamak ve süper bir güç haline gelmesi için bu tampon bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanması gerekiyordu.
  Rusya’nın politikaları ise kısaca şunlardı;
  -Slavları tek çatı altında toplamak 
  -Osmanlıyı parçalamak
  -Karadeniz ve Boğazları ele geçirmek sonrada sıcak denizlere inmektir.
  İşte belirtiğimiz bu sebeplerden dolayı Osmanlı ile Rusya adeta bir savaş halindeydi.
   Osmanlı dev bir imparatorluk ve geniş kitlelere sahip bir devlettir. İçinde o kadar çok ırk vardır ki bunların birbirinden ayrılması düşünülemezdi bile. Hükümdarları Türk ırkına sahip olsa da devlet heterojen bir yapıya sahipti. Türk, Kürt, Çerkez, Slav daha nicesi… Adeta dünyanın bir kültür başkenti idi. İki kıtayı birbirine bağlıyor, pek çok ticaret yollarını kontrol altında tutuyordu. İşte tam bu sebeplerden dolayı  bir çok saldırı ve savunma atlatmıştı. Pek çok devletin gözü Osmanlı topraklarındaydı. Bunlar Rusya’nın da dikkatinden kaçmıyordu. Sıcak denizlere inerek sömürgelerine yaklaşmak ve globalleşen dünya ya ayak uydurması gerekiyordu. Pek çok yönetici gelip geçmiş ve pek çok dönem atlatmış fakat bu kararından asla dönmemişti.
 Genel olarak panslavizm Orta ve Doğu Avrupa'da yaşayan Slavlar'ın ortak etnik geçmişinin kabul edilmesi ve bu Slavlar arasında kültürel ve siyasi birlik sağlanmasını amaçlayan harekettir. Bizdeki Turan anlayışına benzer.  Bu hareket ilk defa 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Hareket, Batı ve Güney Slav bilimadamları ve şairler arasında ortaya çıktı. Bunlar ilk olarak, Slav halkının şarkılarını, folklörünü ve köylü lehçelerini inceleyerek, aradaki benzerlikleri göstererek, Slav birliği anlayışını geliştirmeye çalışıyorlardı. Prag kenti, Slav tarihinin araştırıldığı bir yer olduğu için, Pan-Slavizmin merkezi oldu.
  Avusturya-Macaristan ihtilaller sırada, 1848 yılında Prag'da bir Slav kongresi toplandı. Amaçları, Avusturya'nın merkezi monarşik yönetimine son verip, halkların eşit olduğu federasyonun kurulmasını sağlamaktı. Bunun üzerine Pan-Slav hareketi 1860'larda Rusya'da yaygınlaştı. Rusya o zaman, Habsburg ve Osmanlı yönetiminden, Slavların kurtarıcısı olarak            görülüyordu. Rus Pan-Slavistleri, hareketin kurumsal temelini değiştirerek, Slavofil anlayışı savundular. Buna göre, Batı Avrupa manevi ve kültürel açıdan bitmiştir ve Rusya'nın tarihi , siyasal egemenlik kurarak  Rusya egemenliğinde bir Slav konferasyonu kurmaktır.
  Rus yönetimi bu görüşü resmi olarak  desteklememesine rağmen, istanbul ve Belgrad'ta bulunan Rus elçileri, Pan-Slavizmi savunarak, Rusya ve Sırbistan'ı Osmanlı Devleti'ne karşı savaşan sokmayı başardılar. (1876-1878)
  20. yüzyılın başlarında, Pan-Slav hareketini yeniden canlandırmak için birçok girişimlerde bulunuldu. Fakat engelledi. 20. yüzyılın ikinci yarısında değişik gelişmelerin ortaya çıkması, özellikle 1991 yılında Yugoslavya'da savaş başlaması bazı Slav liderlerini yeni bir savaşa yöneltti.
Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç Yunanistan ile işbirliğine gidip, diğer Balkan ülkelerinin de katılacağı bir "Ortodoks Birliğinin kurulmasını önermiştir.

Savaşlar uğruna milyonlarca kişinin yitip gittiği Rusya ile Osmanlı arasındaki savaşlara da yer vermek icap etti. Bu savaşlar;

             1568-1570 Osmanlı-Rus Savaşı (Astrahan Seferi) (Rusların Kırım hanlığına karşı askeri üstünlüğü, Osmanlı diplomatik üstünlük)
             Moskova Yangını (1571) (Kırım Hanlığı Zafer)
             1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı (Osmanlı zaferi)
             1678 Çehrin fethi (Osmanlı zaferi)
             1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı (Osmanlı'nın kutsal ittifak ile savaşa başlayıp bu savaştan çekilmesi)
             Prut Savaşı (Osmanlı zaferi)
             1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı (Osmanlı zaferi)
             1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı (Rus zaferi, Ruslar Kırımı işgal etti)
             1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı (Rus zaferi, Kırım geri alma kuşatması sonuçlanamadı.)
             Yenikale Körfezi Savaşı (Sonuçsuz)
             1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı (Rusya Eflak ve Boğdan'dan geri çekildi.)
             1810 Şumnu Muharebesi (Osmanlı zaferi,Şumru Kenti'nde Ruslar'ı yendi)
             Navarin Deniz Baskını (İngiliz-Fransız-Rus ittifakı zaferi, Osmanlı donanması yakıldı)
             1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı (Rus zaferi,Şumnu şehri direnmesine rağmen Varna düştü)
Bu savaşlardan birkaç tanesini ele alalım;

ÇEHRİN FETHİ
Osmanlı Devleti 17. Yüzyılda Venedik, Avusturya, Rusya, İran ve Lehistan ile mücadele etmiştir. (V.A.R.İ.L devletleri) Topraklarını genişletme siyaseti izleyen Rusya Ukrayna’yı işgal ederek Çehrin Kalesi’ni aldı. Bu gelişme üzerine Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın çıktığı sefer sonucunda Çehrin Kalesi geri alındı. 

 PRUT SAVAŞI
Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı Deli Petro, Poltova Savaşı'nda İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yendi. İsveç kralı Demirbaş Kari, Ruslar ile yaptığı Poltava meydan savaşında (1709) yenilince Osmanlılara sığındı. Bu durum Osmanlı imparatorluğu ile Rusya arasında savaşa sebep oldu.  

ASTRAHAN SEFERİ
Astrahan Seferi, Osmanlı Devleti ve Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Kırım Hanlığı’nın 1556 yılında Rusya’nın eline geçen Astrahan Hanlığı’nı Rusların elinden kurtarmak için Astrahan ve Azak bölgeleri üzerine düzenledikleri seferdir.

MOSKOVA YANGINI
Moskova Yangını, 1571 yılının Mayıs ayında Kırım Hanı I. Devlet Giray’ın, Livonya Savaşı nedeniyle şehri savunmasız şekilde, 6.000 askerle bırakan Rusları yenmesi, Moskovaya girip şehri yağmalaması, ve Moskova’nın çevresindeki kasabaları ateşe vermesinden sonra, rüzgarlar nedeniyle çıkan yangının Moskova’ya yanmasıdır.

NAVARİN SAVAŞI
Navarin Deniz Muharebesi, Osmanlı ve Mısır donanmalarıyla, birlikte hareket eden İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları arasında, 20 Ekim 1827 tarihinde geçmiş olan bir deniz muharebesidir.

YENİKALE KÖRFEZİ SAVAŞI
Yenikale Körfezi savaşı bir deniz savaşı olup ,Çarlık Rusya’sı ile Avusturya arasında 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında olmuştur. Rus deniz kuvvetleri amiral Fyodor Ushakov komutası altında idi.Savaş iki filo için her hangi bir kesin sonuç olmadan berebere bitti.  

1806-1812 OSMANLI-RUS SAVAŞI
 Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında birçok cephede yapılmış savaştır. Napolyon Bonapart’ın önderliğindeki Fransa’nın Avrupa’da başlattığı savaşların (Napolyon savaşları) arka planında yer almıştır.

1853 İLE 1856 – KIRIM SAVAŞI
Kırım Savaşı, 4 Ekim 1853-30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus Savaşıdır. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemote-Sardinya’nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya’yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerinin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Şimdi ise bu cereyan eden olayları daha iyi anlamak için kısaca bazı antlaşmalara bakalım:

SEGEDİN             1444      Macarlar Önderliğindeki Haçlı ittifakı
- Osmanlı Devletiyle Haçlılar arasında yapılan ilk anlaşma
- 10 yıl savaş yapılmayacak
- Eflak, vergi vermek koşuluyla Macaristan’ın olur
- Sırp Krallığı yeniden kurulur

KARLOFÇA          1699      Kutsal İttifak (Avusturya, Lehistan, Venedik, Malta, Rusya)       
- Osmanlı Devletinin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır
- Gerileme Dönemi başladı

İSTANBUL           1700      Rusya   
- Ruslarla imzalanan ilk antlaşmadır
- Ruslara ilk kez toprak verilmiştir. Ruslar Karadeniz’e inme yolunda ilk adımı atarlar
- Karlofça antlaşmasını tamamlar niteliktedir
- Ruslar İstanbul’da daimi elçi bulundurabilecek

PRUT     1711      Rusya   
- İstanbul antlaşması ile Ruslara bırakılan Azak kalesi geri verildi
- Rusya İstanbul’da daimi elçi bulunduramayacaktı

İSTANBUL           1724      Rusya   
- Rusya ile Osmanlı, İran topraklarını payeden antlaşma imzaladılar
- Ruslar İran topraklarının Dağıstan ve Hazar kıyılarını işgal edecekler. Osmanlılar Gence, Karadağ, Revan, Tebriz’i alır

BELGRAD            1739      Rusya-Avusturya
- Karadeniz son defa bir Türk gölü haline geldi
- Pasarofça Antlaşması ile Avusturya’ya verilen Belgrat geri alındı

KÜÇÜK KAYNARCA        1774      Rusya   
- Ruslar Ortodoksların hakkını korur
- Ruslar kapitülasyonlardan yararlanır
- Ruslar kutsal bölgeleri ziyaret edebilecek
- Kırım’a bağımsızlık verilir, Kırım hanlığı dini bakımdan Osmanlıya kalır (Osmanlı ilk kez Müslüman bir toprak parçasını yitirdi)
- Osmanlı ilk kez savaş tazminatı öder
- En ağır koşulları olan antlaşmalardandır

AYNALIKAVAK TENKİHNAMESİ                1779     Rusya   
- Ruslar, Kırım’daki askerlerini çekecekler, Osmanlı Devleti de buna karşılık Şabin Giray’ın Hanlığını onaylayacak

YAŞ        1792      Rusya   
- Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu onaylandı
- Kırım elden çıktı
- Dağılma Dönemi başladı

EDİRNE 1829      Rusya   
- Yunanistan’ın bağımsızlığı tanınmış oldu

SEVR     1920      İtilaf Devletleri
- İtilaf Devletleri Osmanlıyı istedikleri gibi paylaşmışlardır
- Bu antlaşma geçerli sayılmamıştır - Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır
Sonuç
Kısaca bu olayların cereyan etmesinin sebebi Rusya’nın sıcak denizlere inme sevdasıdır. Belki de bu sevda uğruna en çok etkileşime girdiği ülke ise Osmanlı Devletidir. Aslında amaç bellidir, sıcak denizlere inerek sömürgelerine ulaşmak ve süper güç olmak. Devirler değişse de hatta Rusya bile değişse bu savaş hiç bitmeyecektir. Rusya vazgeçse bile daha nice ülkeler buna benzer politika izleyecektir. Güç büyük bir sevdadır ve bütün ülkeler ulaşmak ister. Bunun uğruna da milyonlarca insan bir hiç uğruna ölüp gider. Savaş sistemlerinin değişmesi bile bu sevdayı durdurmaya yetmez. Ne yaparsak yapalım jeopolitik olarak çok iyi bir yerde ve buna paralel olarak çok kötü bir yerdeyiz. Ama eminim ki beraber olduğumuz sürece en güçlü ve en zengin biziz. Beraberken en güzeliz.

                                                                  KAYNAKÇA

 http://www.milliyet.com.tr/Tarih-boyunca-Turkiye-Rusya-iliskileri-molatik-2698/?Sayfa=11
 http://www.e-tarih.org/sayfa.php?sfid=467
 http://www.e-tarih.org/sayfa.php?sfid=494
 https://www.denizhaber.com.tr/navarin-baskini-veya-navarin-faciasi-haber-41886.htm
 https://www.turkcebilgi.com/yenikale_k%C3%B6rfezi_sava%C5%9F%C4%B1
 https://www.sorubak.com/blog/1806-1812-osmanli-rus-savasi-sebepleri-sonuclari.html
 http://www.tarihin.com/osmanli-devletinin-yaptigi-savaslar/kirim-savasi-1853-1856.html
 https://www.beyaztarih.com/ansiklopedi/prut-antlasmasi  
 https://www.beyaztarih.com/ansiklopedi/kucuk-kaynarca-antlasmasi
 http://www.osmanli700.gen.tr/olaylar/olaya3.html
 http://sevr-antlasmasi.nedir.org/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder