21 Mayıs 2019 Salı

Osmanlı Devlet'inde Fetih Ve İskan Siyaseti


OSMANLI DEVLETİ’NDE FETİH VE İSKAN SİYASETİ

Perihan Emeksiz
Şehit Adil Büyükcengiz AİHL    11-A    No:77    Yıl:2018

GİRİŞ

  Osmanlı, 600 yıl hüküm sürmüş büyük bir imparatorluktur. Farklı dinleri, dilleri ve ırkları asırlarca bir arada tutmayı başarmıştır. Bu imparatorluğun uzun yıllar ayakta kalabilmesi için bazı politikalar uygulanması zorunlu hale gelmişti. İskan ve fetih politikaları, Osmanlı’nın uyguladığı politikalardandır.

  İskan, yurtlandırma manasına gelir. Osmanlı, fethettiği topraklara Türkleri yerleştiriyordu.
  Osmanlı Devleti, kurulduğu dönemden gerileme dönemine kadar fetihlere devam etmiştir. Fetihlerin başarılı olması istimalet (hoşgörü) politikası ile mümkün olmuştur.

  Bu çalışmada iskan politikasının amaçları ve sonuçları, Rumeli’de uygulanan fetih ve iskan siyaseti, istimalet politikası, Osman Bey’in fetih politikası incelenecektir.

İSKAN POLİTİKASI

  Osmanlı Devleti, toprakları genişlemeye başlayınca iskan siyasetini uygulamaya başlamıştır. Bu politikanın amacı, fethedilen bölgelerde kalıcı olmayı sağlamaktır.
 Osmanlı’daki iskânlar Batı Anadolu’dan başlamış, daha sonra Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkaslar ve Arap Yarımadası olmak üzere devam etmiştir. Kuruluş ve yükselme dönemlerinde daha çok aşiret iskânları, gerileme ve duraklama dönemlerinde ise dışarıdan gelen göçmenlerin iskânları ön plandadır. Dolayısıyla XVIII. yüzyıla kadar köy ve kasabaların –özellikle ekonomik açıdan gelişmesi için uğraşılmıştır. Tanzimat’ın ilanıyla birlikte, konar-göçerlerin iskânına başlanılmıştır.

ÖZELLİKLERİ

  Osmanlı Devleti, Rumeli’de yerli halkla iyi geçinme politikasını uygulayarak halkın kendisine alışmasını sağlamıştır. Süleyman Paşa Gelibolu’ya geçer geçmez Rumeli’de iskan hareketlerini başlatmıştır.
  İskan politikası uygulanırken öncelikle göçebeler tercih edilirdi, yerleşik hayata geçmeleri sağlanırdı.
  Bir yerden göçmen alınırken, o yerin mevcut canlılığının, üretim ve düzeninin bozulmamasına dikkat edilirdi. 
  İskan yapılırken coğrafi benzerliğe de dikkat edilirdi. Örneğin; iskana tabi olan aile Anadolu'da ne yetiştiriyorsa Balkanlarda da yine aynı ürünleri yetiştirebileceği bir bölgeye yerleştirilirdi. Böylece alışkanlıkları değişmemiş olurdu.
  Göçmen aileleri seçilirken özellikle anlaşmazlık içinde olan ailelerden biri tercih edilirdi. Böylece o bölgenin huzuru sağlanmış olurdu.
  Güvenlik ve huzur ortamın korunması için, ayaklanma çıkarma olasılığı yüksek olan aileler ya da insanların iskanlarına öncelik verilirdi.
  Yeni iskan edilen kimselerin ihtiyaçları karşılanırdı, onlardan bir süre vergi alınmazdı.
  Geçerli bir neden olmadan yeni yerleşim yerini terk etmek ve eski yerleşim yerine dönmek yasaklanmıştı. Aksi takdirde ülkede bir yerleşim ve göç anarşisi olurdu.[1]

AMAÇLARI
  Fethedilen yerdeki halkın Türk-İslamlaşmasını sağlamak, fetihlerin kalıcı olmasını sağlamak, fethedilen yerlerin güvenliğini sağlamak, tımar sistemini uygulayarak tarımsal üretimi artırmak, düzenli asker ihtiyacını karşılamak, vergi kontrolünü elinde tutmak, iç karışıklık çıkma ihtimalini azaltmak, göçebe Türkmenleri yerleşik hayata geçirerek, yerleşik halka zarar vermelerini önlemek.

OSMANLI DEVLETİ’NİN RUMELİ’DE UYGULADIĞI FETİH VE İSKAN SİYASETİ

  ’Osmanlılar’ın Ortodoks kilisesine karşı güttükleri politika, imparatorluğun Balkanlı karakterini kuvvetle belirtir. İlkin Osmanlılar, İslamın gayr-i müslümanlar için tanıdığı zımmi hukukunu en geniş anlamı ile uyguluyorlar, yani onları cizye ödenmesi dışında Müslüman tebaadan ayrı tutmuyor; canlarını, mallarını korumayı Tanrı’nın bir emri ve devletin başlıca ödevi biliyorlardı. Osmanlı hoşgörülülüğü, devletin Müslim ve gayr-i Müslim bütün tebaayı korumayı ödev bilmesi, Osmanlı egemenliğinin hızla yayılmasını sağlayan faktörlerin başında gelir. Bu siyaset, Kur’an’da  te’lifu’l kulub ve Osmanlı kaynaklarında istimalet adıyla ifade edilmiştir.’’[2]
  Osmanlı Devleti, Rumeli’ye geçtiği andan itibaren istimalet politikasını uygulamaya koymuştur. Özellikle Balkanlar’ın fethinde ‘’Toprak ve reaya sultanındır.’’ prensibi ile yerli feodallere karşı toprağı ve köylü emeğini, devletin garantisi altına almışlardır. Balkan tarihçilerinden N. İorga; anarşiden bıkmış olan köylülerin Osmanlı’nın merkeziyetçi yapısını uygun bulduklarını ve benimsediklerini kaydetmiştir.[3]
    Osmanlıların Balkanlar’da görünmesi ile birlikte Ortodoks halkı, mezhep değiştirmeleri için yapılan baskıdan kurtulmuştur. Devlet, hem halkı hem de Ortodoks kilisesini korumuştur. Kilisenin ayrıcalıklarını, Hristiyan devletler döneminde nasılda o biçimde bırakmış, Hristiyan dinini yok etmeye çalışmamıştır. Hatta Yıldırım Bayezid, Balkan halklarından sağladığı askerlere Anadolu Beyliklerine, Ankara savaşında Timur’a karşı ordusunun içinde yer vermiştir.[4]
  Paul Wittek, Osmanlı Devleti’nin bir Uç Gazi Devleti özelliğinin ön plana çıkarılması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca Uç kültürünün önemli olduğunu, Osmanlı’nın bu özelliğini kullanarak fethedilen yerlerde halka hoşgörülü davranıp onları kazanmayı başardığını belirtmektedir. Bu yaklaşımi Anadolu ve Rumeli’de kültürün sürekliliğini sağlamıştır. P. Wittek özellikle Rumeli’de bu yaklaşımın çok yararlı olduğunu, bazı şehirlerin hemen teslim olduğunu yazmıştır.[5]
  Osmanlı’nın Balkanlar’da yayılmasında etkili olan başka faktörler de bulunmaktadır. Devlet, köylünün yanı sıra eski Rum, Sırp, Bulgar ve Arnavut feodal beylerini devlet hizmetine alarak kazanma yönüne gitmiş, onlara karşılıklı güvene dayanan görevler vermiştir.
  Anadolu’da olduğu gibi Balkanlar’da da Türkleşme ve İslamlaşma birbirine paralel yürümüştür. Ancak Anadolu’nun iskanı ve Rumeli’nin iskanı arasında bir fark olduğu görülmektedir. Anadolu’ya gelenler, Moğol baskısı sonucunda göç eden Türkmenlerdir. Güvenli bir ortam bulabilmek için batıya gitmişler ve Anadolu’nun her tarafına yerleşmişlerdir. Buna rağmen 15 ve 16. Yüzyıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Türk nüfusun, Batı Anadolu’dan çok daha az olduğu bilinmektedir.
  Osmanlı Devleti, Rumeli’nin iskanı konusunda çok dikkatli ve hassas davranmıştır. Devlet, Anadolu’da hayvanlarını otlatabilmek için mevsimlere göre yer değiştiren konar-göçerlere iskan konusunda öncelik vermiştir. Bunun sonucunda konar-göçerlerin toprağa bağlanması, askeri sınıfa dahil olmaları, Rumeli’de nüfusun ve tımarlı sipahi sayısının arttırılması aynı anda sağlanmış oluyordu.

İSTİMALET POLİTİKASI
  Sözlük anlamı meylettirme, cezbetme, gönül alma olan istimâlet, Osmanlı’da halkı ve özellikle gayrimüslimleri gözetme, onlara karşı hoşgörülü davranma, raiyyetperverlik manasında kullanılmıştır. Fethedilen bölgenin halkına iyi davranma, onları himaye etme, dış düşmanlara karşı can ve mal güvenliğini sağlama, din konusunda serbest bırakma, vergi konusunda kolaylık sağlama istimalet politikasının başlıca unsurlarıdır.[6]

  Osmanlı egemenliğinin Balkanlar’da hızla yayılmasında ve büyük bir imparatorluk haline gelmesinde istimalet politikasının önemli bir yeri vardır. Osmanlı, fethedilen bölgelerde yayılırken istimalet politikasını bilinçli bir şekilde takip etmiştir.. Bu politika ile Osmanlı’nın ilk fetih sürecinde, bazı kalelerin fethinde yerli halk ile işbirliği içerisine girdiği dahi bilinmektedir.

OSMAN BEY’İN FETİH POLİTİKASI
  Osman Bey, fetih yaparken iyi niyet ile hareket etmiş, çevresinin fazla tepkisini almamaya çalışmıştır. Özellikle Karacahisar’ın mağdur olmamasına dikkat etmiştir. Komşularıyla ilişkisini yıpratmamaya özen göstermiştir ve ilişkilerini iyi tutmuştur.
  Osman Gazi, fetih sırasında Eskişehir’de pazar kurdurmuştur. Bizanslılar da bu pazara gelip ihtiyaçlarını görürlerdi. Ayrıca Bizanslılar, Bilecik’teki pazarlara yük getirip satmışlardır. Böylece Osman Bey fetih yapacağı yerlerdeki halklarla ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştır. Osman Bey’in izlediği bu yöntem, iskan politikasını da içeriyordu. Yani fethettiği yerlere kendi halkından insanları yerleştirerek bu bölgeleri Türkleştiriyordu.
SONUÇ
  Osmanlı Devleti; din, dil, ırk gözetmeksizin birlik ve beraberliğe önem veren, halkın huzur ve güvenliğini her zaman ön planda tutan, farklı dinlere mensup olan halkın kendi dini vecibelerini özgürce yerine getirmelerine olanak sağlayan hatta onları baskıcı ortamdan kurtaran bir devlet idi. İslam dinine uygun, hak ve özgürlüklere ehemmiyet veren, huzur ve refahı gözeten bir devlet yönetimi ile toprak bütünlüğünü korumuş ve topraklarını genişletmiştir.
  Asırlar boyunca fethettiği topraklarda hoşgörü ve adalet ile davranarak halkın güvenini kazanan Osmanlı Devleti; iskan, fetih ve istimalet politikaları ile bunu sağlamıştır. İzlediği bu yöntemler sayesinde uzun yüzyıllar ayakta kalmayı başarmıştır.


KAYNAKÇA

‘’İskan Faaliyetlerinin Özellikleri ve Amaçları’’ , 2008, (Çevrimiçi) , http://osmanli1299.blogcu.com/iskan-faaliyetlerinin-ozellikleri-ve-amaclari/4564071 , 17.12.2018.
‘’İskan Politikası Nedir?’’ , 12.11.2018 , (Çevrimiçi) , www.egitimdili.com/iskan-politikasi , 16.12.2018.
  ‘’İskan Politikasının Amaçları’’ , 08.12.2016 , (Çevrimiçi) , www.sosyalbilgilersinifi.com/2016/12/iskan-politikasnn-amaclar-nelerdir.html , 17.12.2018.
  ‘’İskân’’, 26.09.2006, (Çevrimiçi), http://www.tdk.gov.tr , 16.12.2018.
‘’Osman Bey’in Fetih Politikası’’ , 06.10.2018 , (Çevrimiçi) , www.derszamani.net/osman-beyin-fetih-politikasi , 16.12.2018.
‘’Türkler’’, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, C. 9, 2002.
DELİLBAŞI, Melek, “Balkanlarda Osmanlı Fetihlerine Karşı Ortodoks Halkın Tutumu”, 13. Türk Tarih Kongresi, C. 3, 1. Kısım, Ankara 2002, s. 31-38.
HALLAÇOĞLU, Yusuf,  ‘’18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi’’, Ankara, 1991, s. 14.
İLGÜREL, Mücteba, “Osmanlı Siyasetinde İstimalet Siyaseti”,  12. Türk Tarih Kongresi, C. 3, Ankara 1999, s. 941.
İNALCIK,  Halil, ‘’Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğu’na’’, Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar, Ankara 1954, s.137-184.
İNALCIK, Halil, ‘’Türkler ve Balkanlar’’, s.16.
KALAYCI, Arş. Gör. İsa, KIZILKAYA, Yrd. Doç. Dr. Oktay, ‘’ OSMANLI DEVLETİ’NİN İSKÂN SİYASETİ VE YERLEŞİM BİRİMLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME’’ , Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , C 9, Sayı 18, 2012, s. 362.
 KARAÇAM, Ali: Osmanlı’yı Cihan Devleti Yapan 150 Sır, İstanbul, Nesil Yayınları, 2010, s. 63.
TUĞLUCA, Murat,  ‘’Osmanlı Hukukunun Yeniden Üretiminde Balkan Fetihleri ve İstimalet Politikası’’ , Studies of the Ottoman Domain,  C. 4, Şubat 2014, Sayı: 6.
YINANÇ,  Refet,  ELİBÜYÜK,  Mesut, ‘’Kanuni Devri Malatya Tahrir Defteri  1560, Ankara, 1983.



[1] KARAÇAM, Ali: Osmanlı’yı Cihan Devleti Yapan 150 Sır, İstanbul, Nesil Yayınları, 2010, s. 63.
[2] İnalcık, Halil, ‘’Türkler ve Balkanlar’’, s. 16.
[3] İnalcık, Halil, ‘’Stefan Duşan’dan Osmanlı İmparatorluğu’na’’, Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar, Ankara 1954, s. 137-184.
[4] Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, ‘’Osmanlı Tarihi’’ , C. 1. , s. 570. Neşri ve Aşık Paşazade’den naklen Ankara savaşında Timur’un yanında bulunan Sırp askerlerinin kahramanca savaştığını, bunun Timur tarafından da takdir edildiğini belirtmiştir.
[5] İnalcık, Halil, a.g.m. s. 140.
[6] İLGÜREL, Mücteba, “Osmanlı Siyasetinde İstimalet Siyaseti”,  12. Türk Tarih Kongresi, C. 3, Ankara 1999, s. 941.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder