19 Ekim 2019 Cumartesi

4+4+4 Kaç Eder?

Eğitim sekiz yıl olmuş on iki yıl olmuş hiç önemi yok aslında bazıları için. Hiç bir zaman içinde olmadıkları eğitim sistemimiz ile rubik küpü gibi oynadılar sürekli. 

Eğitim sistemi yine değişiyor. Yine diyorum çünkü Milli olmayı bir türlü beceremeyen, milletin değerlerini dikkate almadan hazırlanmış bir sistemin baki kalması mümkün değil.
Değişir değişmez bu otoritelerin kararı ne diyelim lakin 4+4+4 şeklinde ifade edilen yeni sisteme karşı çıkanları görünce telaşın nedenini daha iyi anlıyorum. 28 Şubat sürecinde hem pedagojik, hem ekonomik hem de sosyal olarak uygun olmamasına rağmen bir gecede tamamen siyasi nedenlerle eğitim sistemini alt üst edenlere gıkı çıkmayanlar şimdi en büyük düşünür olmuşlar. Bazı siyasilerin ise artık çırak yetiştireceğiz diyerek olayı ve çıraklıktan yetişmiş meslek erbaplarını küçümser tavırları ile meseleye karşı çıkma nedenlerinin siyasal boyutlarını gizleyerek hareket etmeleri ise hiç şaşırtıcı değil. Her dem dünyadan örnekler verenler ise son dönemlerde dünya ile tüm iletişimlerini kesmişler anlaşılan.  Yıllarca örnek gösterdikleri çağdaş medeniyetlerin işine gelen taraflarını örneklendirdiklerini artık gizleyemiyorlar çünkü medya gücünü kontrol edemiyorlar. O medeniyetleri çağdaş yapan temel unsurları görmezden gelerek kendi ideolojik unsurları doğrultusunda oluşturdukları devlet sistemi ile krema gibi milletin tepesindeki yerlerini muhafaza etmenin dışında hiçbir şey önemli olmadı bu kesim için. Eğitim sekiz yıl olmuş on iki yıl olmuş hiç önemi yok aslında bunlar için. Hiç bir zaman içinde olmadıkları eğitim sistemimiz ile rubik küpü gibi oynadılar sürekli.
Sadece dindar bir nesil yetiştirdiğini düşündükleri İmam Hatip okullarının önünü kesmek için bir gece ansızın sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçiverdiler. İmam Hatiplilere kıyarken hiçbir eğitim sisteminde yer almayan yaşın yanında kuruda yanar anlayışı ile bütün meslek liselilere kıydılar. Tabi ki kıyarlar çünkü bu kıyma makinelerinin çocukları değil meslek liselerinde okuyan, bu ülkenin gerçek unsuru milletin çocukları idi ve bir gün ya onlarda krema olmak isterlerse idi bütün mesele.
Fildişi kulelerinden aşağı bakarak sürekli aşağılıyorlardı zaten, öyleyse aşağılık olarak kalmaları gerekiyordu.  Bütün sistemi buna göre kurmaya çalıştılar. Yaptıkları yapmak istedikleri her şey kendi ideolojilerine hizmet etmeliydi. Bu ideolojiyi canlı tutmak ve inananlarını bir arada tutmak için paranoyalarla sürekli zihinleri efervesan yöntemi ile bulandırdılar. Efervesan ile yanıltılmış biçareler ise Pavlov’un denekleri gibi aldıkları uyarıcılar neticesinde içinden çıktıkları millete itaat kültürünü pompaladılaröz eleştiri temelli bir “bireysel sorumluluk” yerine, paranoya temelli bir “otoriteseverlik” sergiler..  Sonuç dindar ya da milli değil ama paranoya temelli otorite sever bir nesil yetiştirdiler.
Şimdi, kimsenin benin çocuğumu kendi doğruları ya da ideolojileri doğrultusunda bir sistemin içinde yaşamaya zorlama hakkı yok. 4+4+4 şeklinde ifade edilen sistem benim çocuğumu kendi değerlerim ve ideallerim doğrultusunda yetiştirmeme fırsat sunan bir sistem ise hoş geldi. Yok, yapılmak istenen yeni bir Pavlov deneyi ise benim evimde köpek kulübesi yok. Ki, anladığımız kadarı ile yeni sistemde kişilere en azından alternatif sunulmakta. İsteyen dindar ve milli isteyen ise ne olduğu belli bir nesil yetiştirir. İsteyen olsun Asım isteyen olsun Nesin. Ve siz konuşmaları gerektiği zaman susan kesim, artık sesinizi kesin.

                                                                                                                                          İbrahim Kaya

                                                                                                                                             10  Şubat  2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder