16 Mayıs 2020 Cumartesi

Atilla ilhan, Hangi Atatürk



Kitabın ismi ilk okuduğunuzda kaç tane Atatürk var ki sorusunu soruyorsunuz kendinize. İşte Atilla İlhan da tam da bu sorunun cevabını vermeye veya bulmaya çalışıyor. İlhan bize anlatılmayan Atatürk'ü anlatma çabası içerisinde aslında  kitabında. Yazara göre  1919-1945 arasındaki Atatürk ve 1945'ten sonraki Atatürk olmak üzere iki Atatürk var. Kitapta 1945'ten sonraki Atatürkçülüğü "İnönü Atatürkçülüğü" olarak adlandırılmış. Yazar birinci dönemi emperyalizme karşı, özgürlükçü ve bağımsız bir devrim olarak adlandırırken  Kemal Paşa'nın ölümünden sonra bu tutumun değiştiğini Anadolu İhtilalinin 1945'ten sonra İnönü diktası, seçkin aydınlarla esnaf ve bürokrasi üçgenine dayanan, savaş vurguncuları ile el altından iş birliği yapan merkeziyetçi bir diktaya dönüştüğünü ileri sürerek kitabını bu iki farklı dönem ve bu dönemlerin arasındaki farklılığı ortaya koyma düşüncesi üzerine inşa etmiş bugünkü Atatürkçülüğün büyük oranda Atatürk ile pek ilgisinin olmadığını ispatlamaya yönelik kurgulamıştır. (Bakınız sayfa 52)

Kitapta dikkatimi çeken şeylerden biri  toplumda aynı şeymiş gibi algılanan Kemalizm ve Atatürkçülük kavramlarına getirilen tanım oldu. Kemalizmi "Türkçü, anti-emperyalist ve solcu", Atatürkçülüğü ise "Batı'cı, komprador/kapitalist ve liberal" olarak niteleyen yazar bu noktada insana bir Haydaaa çektiriyor. 

"Ben, bu kadar senedir soldayım, sosyalist olduğumu açık açık söyleyen biriyim." (Sayfa 389) Diyen yazarın kitapta Mustafa Kemal'i de sosyalist bir solcu olarak göstermeye çalıştığına şahit olacaksınız. Yaptığı devrimde Türkçülüğü açık bir şekilde hissedilen Mustafa Kemal'in sola çekilmeye çalışılması meseleye objektif bakma çabası içerisinde olan herkesi belki biraz şaşırta bilir. Ama Atilla İlhan bunu da günümüzde "Ulusal Sol" olarak adlandırdığımız bir anlayışla ispatlamaya çalışıyor. Açıkçası bu düşüncesi benim çok kafama yatmadı. Bu yüzden bu kitaptan sonra Cem Uzun'un "Kemalizm Sol Değildir" adlı kitabını okumaya karar verdim. Çünkü ben "barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar" düşüncesine inanıyorum. Bakalım ne çıkacak? :)

Kitaptan altını çizdiğim bir kaç alıntı ile devam edelim:

"Ben diyorum ki, sağcıysanız liberal yoldan, solcuysanız sosyalist yoldan, bu ülkeyi gerçekleştirmek zorundasınız; amacınız ister istemez budur, amacınız bu olunca da siz bir Türk milliyetçisiniz." (Sayfa 86)

"Bakın ben ne diyorum, sağcılık solculuk hikaye, asıl Türk milliyetçiliği, sağcısı için de, solcusu için de birdir ve yukarıda söylediğimdir, aralarındaki fark yöntem farkıdır ancak, sağcı liberal olarak oraya varacağım der biz toplumcu olarak varacağız deriz, sonuç değişmez." (Sayfa 87)

Hep düşünmüşümdür Nazım da memleket sevdalısı, Necip Fazıl da; bir soldan diğeri sağdan seviyor memleketini öyleyse Nazımda bizim Necip de diye... 

" Türkiye'de sağın da, solun da Mustafa Kemal'e bakış açısı, nesnel gerçeklere, tarihsel verilere dayanmıyor, kuyruk acılarına dayanıyor." (Sayfa 120)

Yazarın özellikle Atatürk istismarcılarına yönelik iğneleyici çıkışları tarihsel sürecin bilinci ile düşündüğünüzde insana ne kadar doğru dedirtiyor. (Tabi sizde bir Atatürk istismarcısı değilseniz :)

"Mustafa Kemal'e en büyük kötülüğü yapanlar Mustafa Kemal aleyhtarlığından söz etmek gerekiyor. Bunların özelliği, öbürleri gibi onu şu yada bu kuyruk acısıyla yermeleri  değil, tam tersine, onu kusursuz saymaları, dediğini doğma yapmaları, birtakım gizli iktidar isteklerini Atatürkçülük diye ortaya atıp sağdan soldan beliren bütün demokratik muhalefetleri buna karşı olmak suçlamasıyla sindirmeye kalkışmaları! En büyük Atatürk düşmanları sözde bu hızlı Atatürkçülerdir." (Sayfa 121)

Sonuç olarak mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Bakış açınıza katkı sunabilecek bir eser.

Daha Fazlası İçin TIKLAYINIZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder